ELEKTRİK PİYASASI MEVZUATINDA PAY DEVİRLERİ
Genel Olarak
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda “Kanun” piyasa faaliyetleri üretim, iletim, dağıtım, toptan satış, perakende satış, piyasa işletim, ithalat ve ihracat faaliyeti olarak tanımlanmış ve piyasada faaliyet gösterecek özel hukuk hükümlerine tabi tüzel kişilerin, ilgili mevzuat hükümlerine göre anonim şirket veya limited şirket olarak kurulması ve anonim şirketlerin sermaye piyasası mevzuatına göre borsada işlem görenler dışındaki paylarının nama yazılı olması şart koşulmuştur.
“Kanun” gereğince, elektrik piyasasında faaliyet gösteren lisans sahibi tüzel kişilerin belli bir sermaye oranının üzerindeki pay devirleri ile kontrol değişikliği sonucunu doğuran ve şirketin sahip olduğu tesislerin mülkiyet ve kullanım hakkı değişikliğini gerektiren iş ve işlemleri Enerji Piyasası Denetleme Kurulu’nun “Kurul” iznine tabi tutulmuştur.
Bunun yanında kanun koyucunun, piyasa faaliyetinde bulunan tüzel kişilerin bir başka piyasa faaliyeti gösteren tüzel kişilere ortaklığını yasakladığı durumlar söz konusudur.
Pay devrinin “Kurul”un iznine tabi tutulduğu hallerde “Kurul”un izni olmaksızın yapılan pay devirleri idari para cezası ve bazı şartlar altında lisansının iptal edilmesi yaptırımlarına tabi tutulmaktadır.
Elektrik Piyasasında Pay Devirleri
Elektrik piyasasında faaliyet gösteren şirketler de Türk Ticaret Kanunu “Ticaret Kanunu” hükümlerine tabidir. Bununla birlikte bu alanda faaliyet gösteren şirketler için şirketlerin pay yapısı, asgari sermayesi, ortaklık yapısı ile denetimi gibi konularda ayrıca “Kanun”da ilave düzenlemeler bulunmaktadır. Bunun dışında şirket hissedarlarının pay devirleri de “Ticaret Kanunu”ndan farklı olarak ek birtakım düzenleme ve sınırlamalara tabi tutulmuştur. Dolayısıyla elektrik piyasasında faaliyet gösteren şirketler “Kanun”, “Ticaret Kanunu” ve “Kurum”un ikincil düzenlemelerine tabi olacaktır.
Şirket payları, şirketin sermayesinin her bir birimini ifade etmekle birlikte aynı zamanda şirket ortaklarının tespitine de imkân sağlamaktadır. Böylece şirket tüzel kişiliği ardında kimlerin pay sahibi olduğu, kimlerin şirketi doğrudan ya da dolaylı olarak yönettiği, alınan kararlarda kimlerin etkili ve sorumlu olduğu tespit edilebilmektedir.
Anonim ve limited şirketlerde pay devirleri “Ticaret Kanunu”nda veya şirket esas sözleşmesinde özel bir sınırlama bulunmadıkça serbestlik ilkesine tabidir (TTK, m. 490/1). “Ticaret Kanunu”ndaki bu düzenlemede yer alan “kanunda” ibaresi, sadece “Ticaret Kanunu” değil, diğer tüm kanunlardaki pay devrini sınırlandıran hükümleri de ifade etmektedir. Bu bağlamda pay devrine ilişkin “Kanun” ve “Kurul” tarafından çıkarılan Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinde “Yönetmelik” pay devrine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Söz konusu mevzuatta pay devirleri, zaman itibariyle ön lisans aşaması ve lisans aşamasındaki şirketler olmak üzere ikiye ayrılarak ele alınmaktadır.
Ön lisans aşamasında şirketlerin sadece yatırım için gerekli iş ve işlemlere yönelmesi amaçlandığından ön lisans almış olan şirketlerin istisnai durumların dışında şirketlerin ortaklık yapısını doğrudan ya da dolaylı olarak değiştirecek veya pay devrini gerektirecek iş ve işlemler yapılmasına izin verilmemiştir. “Yönetmelik”te ise “Kanun”da yer alan veraset ve iflas şeklindeki zorunlu durumlar için öngörülmüş olan istisna biraz daha genişletilerek uygulamanın ihtiyaçlarından kaynaklanan bazı ek istisnalar getirilmiştir.
Lisans sahibi şirketlerin pay devirleri açısından ise “Yönetmelik”in 57. maddesinin ikinci fıkrasında sermaye oranı, şirkette kontrol değişikliği ve tesislerin mülkiyetinin veya kullanım hakkının değişmesi şeklinde üç kıstasın belirlenmiş olduğu görülmektedir. Buna göre, halka açık şirketlerde %5 ve kapalı şirketlerde %10 ve daha fazla miktarlarda gerçekleşen doğrudan ya da dolaylı olarak gerçekleşen pay devirleri, şirket üzerine kontrolün değişikliği sonucunu doğuracak her türlü işlem ve tesislerin mülkiyetinin veya kullanım hakkının değişmesi sonucunu doğuran iş ve işlemler Kurul iznine tabi tutulmuştur.
Dolayısıyla “Kurul”dan izin alınmasının zorunlu olduğu sermaye oranının altında olan, şirkette herhangi bir kontrol değişikliği oluşturmayan ya da tesislerinin mülkiyetinin veya kullanım hakkının değişmesi sonucunu doğuracak nitelikte bir pay devri niteliğinde de olmayan pay devirleri konusunda Kurul’dan izin alınması gerekmemektedir.
Bununla birlikte pay devrine ilişkin bahse konu bu genel hükümlerin dışında ayrıca konunun üretim lisansına sahip bir şirketin başka bir piyasa faaliyeti gösteren bir şirkete ortak olup olamayacağı açısından değerlendirilmesi gerekmektedir.
“Kanun”, bazı durumlarda piyasa faaliyetinde bulunan tüzel kişilerin bir başka piyasa faaliyeti gösteren tüzel kişilere ortaklığını yasaklamıştır. Gerçekten de “Kanun”un 9. maddesinin 1. fıkrasında açıkça “Piyasa faaliyeti gösteren tüzel kişiler bir dağıtım şirketine ve dağıtım şirketi piyasa faaliyeti gösteren tüzel kişilere doğrudan ortak olamaz.” şeklindeki düzenleme ile piyasa faaliyeti gösteren şirketlerin dağıtım şirketine ortak olması, dağıtım şirketlerinin de piyasa faaliyeti gösteren diğer kişilere ortak olması yasaklanmıştır.
Bunun dışında “Kanun”da piyasa faaliyetinde bulunan tüzel kişilerin bir başka piyasa faaliyeti gösteren tüzel kişilere ortaklığını yasaklayan hüküm bulunmamaktadır.
Bu düzenleme ile aynı yönde, “Yönetmelik”in “Dağıtım Lisansı Sahibinin Hak Ve Yükümlülükleri”nin düzenlendiği 33. maddesinin 2-t fıkrasına göre, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi, “Piyasa faaliyeti gösteren diğer tüzel kişilere doğrudan ortak olmamak” ve 2-u fıkrasına göre ise, “Piyasada faaliyet gösteren tüzel kişilere, ortaklık yapısında doğrudan pay sahibi olarak yer vermemek” ile yükümlü tutulmuştur.
“Kanun” ve “Yönetmelik”in diğer hükümlerine de bakıldığında da Kanunun 9. maddesinin 1. Fıkrasındaki sınırlama dışında üretim lisanı sahibi bir şirketin piyasada faaliyet gösteren diğer bir şirkette hissedar olmasını yasaklayan herhangi bir hüküm bulunmadığı görülmektedir.
Kanun ve Yönetmelik hükümleri dışında, ayrıca hissedarlık yapılarında değişiklik planlanan ilgili şirketlerin esas sözleşmelerinde de bu tür bir hissedarlığa engel herhangi bir düzenleme bulunmaması gerekmektedir.